Bugün yine her zaman ki gibi sıcak bir yaz günü...
Düşündüm düşündüm ne izlesem diye.
Bir blogda karşılaştığım konusu bana çok farklı görünen bir filmi izlemeye karar verdim...
Film psikolojik bir Polanya filmiydi normalde hiç sevmem psikolojik filmleri
Ama bunda beni çeken bir şey vardı...
Neyse filmi indirip başladım.
Ama o kadar muhteşem bir filmdi ki
devamında neler olacağını merakla bekledim...
Ve film bittiğinde beni 3 , 4 hatta 5 gün sürecek bir etkinin altında bıraktı.
Psikolojim yerle bir oldu
Ama yinede bu filmi size şiddetle öneririm
Ve kesinlikle izlenmesi gereken bir film...
Daha fazla uzatmayıp size biraz filmin konusundan bahsedeyim...
Filmin baş kahramanı Dominik 18 yaşında bir son sınıf öğrencisi.
Çok kopuk bir aile hayatı olan bir genç.
Babası bir politikacı annesi ise bir iş kadını...
Çok normal bir hayat sürüyor ta ki mezuniyet balosuna kadar.
Mezuniyet balosu başlarda çok iyi gidiyor...
Taki veliler gidip gençler başbaşa kalıncaya kadar.
Hepsi alkol alıyorlar hemde abartılı bir oranda.
Daha sonra konuştukları konular çok farklı yönlere gidiyor.
Ve Dominik ile Alex adlı gencin öpüşmesini istiyor herkes...
Cesaretlerini göstermeleri için birbirlerini öpmeleri gerekiyor.
Ve birbirlerini ateşli bir şekilde öpüyorlar...
Bu olaydan sonra tüm okul Dominik'in bir Gay olduğunu düşünüyor.
Tabi sosyal ağlarda dedikodular başını alıp gidiyor...
Başlarda bunları umursamayan Dominik aldığı yorumlar çoğalınca
Artık üzülmeye ve sinirlenmeye başlıyor...
Ve oda kendinden şüphe etmeye başlıyor.
Kendisinin Gay olduğunu sanıyor...
Alex tam bir baş belası Dominik ile uğraşmaya devam ediyor...
Ve bir gün sınırını aşıyor...
Dominik artık okuldan ve herkesten nefret ediyor.
kimsenin yüzünü bile görmek istemiyor...
Ve bilgisayarında dolanırken bir mesaj geliyor
''Yaralandım sessizce ağlıyorum...''
Bizim Dominik de ''Yaşıyorum , sessizce kan ağlıyorum''
Diye mesaja cevap verir.
Konuştuğu kız Sylwia adlı bir kızdır...
Onu kendi kurduğu ''İntihar Odası'' adlı oyun sitesine davet eder.
Dominik kendine bir avatar yapıp oyuna başlar.
Bu oyunda herkesin tek bir isteği vardır ölmek...
''Bu dünya ölüyor.Bu dünya bizi hak etmiyor.
Bizim gitmek zorunda olmamızın sebebi bu...''
Daha sonra Dominik oyuna kendini kaptırır diğer oyuncular gibi (Sylwia-3yıl)
günlerdir odasından çıkmaz ne yemek yer nede başka bir şey
tek yaptığı Sylwia ile konuşmak ve sadece ölümü düşünen arkadaşları ile
İntihar odası oyununu oynamaktır...
Dominik'in içinde ki hayattan bıkkınlık yavaş yavaş yerini ölme isteğine bırakır...
Bir yanı intihar etmek isterken bir yanı ise hayatta kalmak ister.
Oda çevrenin baskısı ve yaşanmayacak kadar berbat hayattan yakınmaya başlıyor.
Sylwia ile Dominik arasında ki ilişkiler yavaş yavaş bir aşka dönüşür..
Acaba Dominik intihar mı edecektir yoksa intihar odasında ki arkadaşlarına
tekrar hayatı mı sevdirecektir..
''İnsanlar ne yaşadığımı bilmeden konuşuyor.''
En beğendiğim sahneydi...
Sevdiğin insanla sanki yanyanaymış gibi uyumak
''Elinden geldiği kadar ,
Başkaları için yaşamalısın...''
Sylwia ''Onlardan (Alex'ten) intikamını almalısın'' dedi.
Kavgayla mı dövüşle mi .. Hayır!
Başını dimdik tutarak onlardan korkmadığını göstererek...
Evet gerçektende çok iyi bir filmdi.
Kurgusuyla , oyuncularıyla... Her şeyiyle...
İnsanlara gözüm kapalı önerebileceğim bir film.
Gününün 24 saatini bilgisayarın başında geçiren insanları ,
Sürekli ötekileştirilen insanları ,
Aile sevgisinden yoksun insanları gördüm bu filmde..
Belki de bizde onlardan biriyiz.
Sadece bunun farkında değiliz...
''Ben özgürüm ,
bu duyguyu şiddetle tavsiye ederim ihtiyacın olan her şey içinde...''
Birde muhteşem bir OST'miz var.
Filmi izlemediyseniz klibini izlememenizi tavsiye ederim...
Çok kasvetli bir yazı oldu.
Filmi izlerken gözyaşlarıma hakim olamadığım sahneler oldu...
Ama size bu sevimli gif ile veda ediyorum.
Ve sakın ama sakın intiharı düşünmemenizi istiyorum.
Açılacak hiç bir arkadaşınız yoksa bana gelin
tüm dertlerinizi dinlemeye hazırım...